5. SİİRT’İN EKONOMİK GELİŞME YÖNÜNDEN ANALİZİ                     

5.1. MEVCUT DURUM

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Siirt ili yatırım ortamı açısından değerlendirilirken, daha önceki bölümlerde ayrıntılı bir şekilde ele alınmış olan ve bir bölgeye yatırım karan alınırken doğrudan ve dolaylı olarak etkili olan unsurlar ortaya konulmuş ve yatınm ortamının iyileştirilmesi için alınması gerekli önlemler belirtilmiştir.

Yerel ekonomik gelişme potansiyelin! belirleyen mevcut unsurlar; coğrafi konum ve doğal yapı, iklim ve bitki örtüşü özellikleri, ulaşım ve enerji gibi altyapı özellikleri, nüfusun yapışı ve istihdam olanakları, eğitim düzeyi, tarımsal ve hayvansal etkinlikler, imalat sanayiinin yapışı, teşvik durumu ve sosyo-ekonomik yapı şeklinde sıralanabilir.

5.1.1. coğrafî YAPI

Siirt ili, coğrafi konum olarak. Güneydoğu Toroslann çizdiği geniş yayın Dicle Havzasma giren bölümünde yer almaktadır. Batman ve Sımak ilçelerinin il olmasıyla coğrafi durumunda değişiklik yaşayan il halen 5.406 km2 yüzölçümüne sahip bulunmaktadır, îlin yeryüzü şekillerim daha çok dağlarla (%75) platolar (%22) oluşturmaktadır. Engebeli bir arazi yapışma sahip olan ilde, genel olarak tanm ve sanayi için elverişli bir ortam bulunmamaktadır. Buna rağmen ilde tanm sektörü ağırlığım korumaktadır.

îl arazisinin %14'ü tanm alanı, %10'u orman ve fundalık, %31'i çayır ve mera ve %45'i de tanm dışı araziden oluşmaktadır.

5.1.2. ULAŞIM

Siirt ili, gerek engebeli arazi yapışı, gerekse bölgesel gelişmemişliğin bir sonucu olarak karayollan açısından yeterince gelişmiş bir il değildir. Halen toplam il karayolu ağının %56'sı, köy yolu ağının ise %4.5'i (toplam 278 köyden 40'ının) asfaltlanmış

bulunmaktadır, tideki demiryolu ağı da çok kısa mesafelidir, ilde sivil havaalanı bulunmakta olup, haftada beş gün uçak seferi yapılabilmektedir.

5.1.3. ENERJİ

Siirt ilinde kullanılan enerji Keban Hidroelektrik Santrali ile merkez ilçede bulunan Botan Hidroelektrik Santralinden sağlanmaktadır, îldeki mevcut 278 köyden 272'sinde elektrik bulunmaktadır. 1996 yılı itibariyle Türkiye genelinde kişi basma düşen elektrik tüketimi ortalama 1.183 kwh iken, Siirt ilinde kişi basma düşen elektrik tüketimi 514 kwh'tır. TEDAŞ'ın şebeke kayıp oranı Türkiye genelinde 1996 yılı itibariyle %18.1 iken bu oran Siirt için %37'dir.

5.1.4. DEMOGRAFİK YAPI

Siirt'te toplam nüfusun %45.2'si şehirlerde, %54.8'i kırsal kesimlerde yaşamaktadır. Türkiye genelinde şehirlerde yaşayan nüfus oranı ise %59'dur. Nüfus yoğunluğu ülke genelinde 73 kişi/km2, bölge genelinde 68 kişi/km2 iken ilde 45 kişi/km^dir. Bölge genelinde en yüksek doğurganlık oranına sahip olmakla birlikte Siirt , gerek bebek ölüm oranınm, gerekse göç oranının yüksek olması nedeniyle (Türkiye genelinde en çok göç veren üçüncü il) bölge illeri arasmda en düşük nüfus artış hızına (binde 12.5) sahip ildir. 1990 yılında 243.435 olan il nüfusu, 1997 yılı kesin olmayan sonuçlanna göre, 264.503'e yükselmiştir.

ilde çalışan nüfusun (%35.9) büyük çoğunluğu tarım sektöründedir. Tarım sektöründe çalışanların oranı %7L6 olup (Türkiye genelinde bu oran %53'tür), bunun %59'unu erkekler, %41'ini kadınlar oluşturmaktadır. Tarım sektöründe çalışanların oranının çok yüksek olmasına karşın, tarımsal hasılanın düşük seviyelerde gerçekleşmesi, ilden göçün başlıca sebeplerinden birisi olarak görülmektedir. 1996 yılı itibariyle tarımsal hasılanın il basılası içindeki payı %28.8'dir. imalat sanayiinde çalışan iktisadi faal nüfusun toplam içindeki payı ise %2.3 gibi düşük bir düzeydedir.

5.1.5. EĞİTİM

Siirt ili eğitim imkanları bakımından yıllardır istenen gelişmeyi gösterememiştir, îlde 6 yaş ve üzeri nüfusun okur-yazarlık oranı %54'tür. Bu oran G.D.A. Bölgesi'nde %60.4, Türkiye genelinde ise %80.5'tir. îlde okur-yazar nüfusun %33'ü herhangi bir öğrenim kurumundan mezun olmazken, ancak %3.3'ü yüksekokul veya fakülte mezunudur. Bütün öğretim bölümleri itibariyle ildeki okullaşma oranları, Bölge ve Türkiye ortalamalanmn oldukça altındadır.

îl genelinde 1997 yılı itibariyle gerek öğretmen veya öğrenci azlığı, gerekse güvenlik nedenleriyle toplam 238 okul kapalı bulunmaktadır.

5.1.6. SAĞLIK

Genel olarak G.D.A. Bölgesi'nde hekim, diş hekimi ve diğer sağlık personeli basma düşen nüfus, Türkiye ortalamasının çok üzerindedir. Siirt ili bazı bölge illerine göre bu açıdan avantajlı olmakla birlikte, Türkiye ile karşılaştınîdığında oldukça geri bir durumdadır. Doktor basma düşen nüfus sayışı Türkiye genelinde 909 iken, Siirt ilinde bu sayı 2.288'dir. Türkiye genelinde hastane basma 60.600 kişi düşerken Bölge genelinde 97.800 kişi, Siirt ilinde ise 86.000 kişi düşmektedir.

5.1.7. TARIM

Daha önce de belirtildiği gibi il nüfüsunun 71.2'lik bir kesiminin tarım sektöründe çalışmasına ve %54.8'min köylerde yaşıyor olmasına rağmen, tarımsal hasıla il toplam hasılasımn %28.8'ine karşılık gelmektedir. Toplam yüzölçümünün %14'üne karşılık gelen tarım arazisinin %84'ünü tarla alanı, %7'sini meyvelikler, %6'sını bağlar ve %3'ünü sebzelikler oluşturmaktadır. Yine îl toplam tanm alamnın %16.9'u sulanabilir tanm arazisi olup, bu alanın da ancak %29 kadarı sulanabilmektedir. Sulanan alan toplam tanm arazisinin %4.9 gibi çok küçük bir kısmım oluşturmaktadır. Genellikle kuru tarımın hakim olduğu ilde, GAP Projesinin tamamlanmasıyla sulu tanma kayılması beklenmektedir.

Siirt ilinde tarla ürünleri içerisinde buğday, arpa ve mercimek, sebze ürünleri içerisinde kavun, karpuz, domates ve patlıcan, meyve ürünleri içerisinde de üzüm ve Antep fıstığı önem arz etmektedir. 1996 yılı itibariyle il toplam tarım basılası, Türkiye toplam tarım basılası içinde %0.3, Bölge toplam tanm basılası içinde ise %3.3 gibi çok düşük paylar almaktadır.

5.1.8. HAYVANCILIK

tide tarımın yanında geçimlik olarak büyükbaş ve özellikle de küçükbaş hayvancılık yapılmaktadır. Son yıllarda bölgede yaşanan olumsuzluklardan etkilenen hayvancılığı yeniden geliştirmeye yönelik olarak, yerleşik kültür ırkı yetiştiriciliğine geçilmiş ve bu amaçla Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri kurulmaya başlanmıştır, îl hayvan varlığında, özellikle de küçükbaş hayvanlarda ve kümes hayvanlarında yıllar itibariyle sürekli bir düşüş gözlenmektedir, îl hayvan varlığı Türkiye hayvan varlığı içerisinde önemsiz bir paya sahiptir. Genel olarak hayvancılık alanında tüm bölge illerinde yaşanan olumsuz süreç halen Siirt ili için de geçerlidir.

tide sağdan hayvan sayısmda sığır dışında tüm hayvan türlerinde azalma olurken, kesilen hayvan sayısında sığır dışında tüm hayvan türlerinde artış görülmüştür. Bu durum, Siirt'te et besiciliğine doğru artan bir eğilim olduğunu göstermektedir.

îl hayvansal ürünler üretimi de yıllar itibariyle düşüş göstermektedir. Hayvancılıkta yaşanan olumsuzlukların bir sonucu olarak, il hayvansal ürünler üretimi de Türkiye toplam üretimi içerisinde çok önemsiz bir paya sahiptir.

5.1.9. İMALAT SANAYİ

Siirt ekonomisi her ne kadar tanma dayalı bir yapı gösterse de, son yıllarda (özellikle 1986-1991 yılları arası) sanayileşme açısmdan bazı gelişmeler kaydedilmiştir, îlde özel sektör kaynaklı toplam 15 tesisin 12'si bu dönemde yapılmaya başlanmıştır, îlde, mevcut 4 kamu yatınmından 3'ünün özel sektöre devredilmesinden sonra, l'i kamuya, 18'i özel sektöre ait olmak üzere 19 sanayi tesisi bulunmaktadır. Sanayi tesislerinden 9'u gıda sektörüne ilişkindir. Söz konuşu dönemde ivme kazanan yatırımlar, biraz da teşvik

tedbirlerinin kısıtlanmasından sonra sekteye uğramıştır. Mevcut 19 sanayi tesisinden ancak 9 tanesi faaliyetim sürdürebilmektedir.

Tüm bölge illerinde olduğu gibi (Gaziantep hariç) Siirt ilinde de sanayi sektörü halen istenen gelişmeyi gösterememiştir. Bu durumda, büyük ölçüde coğrafi yapının, altyapı yetersizliğinin ve güvenlik sorununun payı bulunmaktadır. Buna karşın, sanayinin güçlendirilmesine yönelik olarak. Küçük Sanayi Sitesi ve Organize Sanayi Bölgesi kurulmaya çalışılmakta, yer tahsisi ve modem çalışma koşulları sağlanması yoluyla özel sektör yatırımları özendirilmektedir.

îl G.S.Y.Î.H.'sı içerisinde 1996 yılı itibariyle (cari fiyatlarla) sanayinin payı %16 olup, bunun da %71.8'ini imalat sanayi oluşturmaktadır, îmalat sanayinin toplam il G.S.Y.Î.H.'sı içindeki payı da %11.5'tir. 1996 yılı itibariyle Siirt sanayi basılası. Bölge sanayi basılası içinde yaklaşık %3, Türkiye sanayi basılası içinde de %0.12 gibi çok düşük bir paya sahiptir.

5.1.10. TİCARET

Siirt ili ticaret hayatına iklimin ve doğal yapının yönlendirdiği tarımsal üretim ve tanma dayalı imalat sanayi egemendir. Özellikle ilçe ve köylerde üretilen bitkisel ürünler ve el sanatı ürünleri merkez ilçede toplanarak gerek il ihtiyacına gerekse diğer illerin ihtiyacına cevap vermek üzere pazarlanmaktadır. îl, sanayi ürünleri ihtiyacım genellikle diğer illerden karşılamaktadır. Siirt ili ticari faaliyetlerindeki gelişmeler, hiçbir dönemde Bölge ve Türkiye genelindeki gelişmeleri yakalayamamıştır.

il Sanayi ve Ticaret Odasına kayıtlı 244 üye bulunmaktadır: Siirt merkez ve ilçelerde l Ziraat Odası, 10 Esnaf ve Sanatkar Odası ve 23 adet muhtelif kooperatif bulunmaktadır. Esnaf ve Sanatkar Odasına kayıtlı üye sayışı ise 3.174'tür.

5.1.11. BANKACILIK

Siirt ilinde 1997 yılı itibariyle 6 ayrı banka toplam 12 şubede faaliyet göstermektedir. Siirt ili toplam mevduatı ve toplam kredi miktarı, gerek Bölgeden gerekse Türkiye genelinden

oldukça düşük paylar almaktadır, îldeki bankacılık faaliyetleri tarımsal kaynaklı olduğundan, toplam banka kredilerinin büyük bölümü (1997 yılında %48'i) tarımsal

kredilerden oluşmaktadır, îlde kişi basma düşen banka mevduatı ve banka kredisi miktarı

da Bölge ve Türkiye ortalamalannm çok altındadır.

Siirt ili kredi/mevduat ilişkisi açısından incelendiğinde Bölge illerinin ve Türkiye ortalamasının altında bir kredi/mevduat oranının olduğu, yani Siirt'ten diğer illere bir kaynak transferinin söz konuşu olduğu görülmektedir. 1990 yılında %65 olan kredi/mevduat oranı, 1997 yılında %28'e kadar düşmüştür. Genel olarak bankacılık faaliyetlerinin yetersizliği, sınai ve ticari faaliyetlerin gelişimim olumsuz yönden etkilemektedir.

5.1.12. GELÎR

Siirt ili, Güneydoğu Anadolu Bölgesi GSYÎH'dan %3.04, Türkiye GSYÎH'dan ise ancak %0.16 pay almaktadır. 1996 yılı, 1987 yılı sabit fiyatlarıyla, ilin GSYÎH'sı 165.470 Milyon TL.' dır. Siirt GSYÎH' sı içinde en fazla payı %29.4 ile tarım sektörü almakta ve bunu %25.7 payla sanayi, %14.5 ile devlet hizmetleri ve %12.3 ile de ulaştırma ve haberleşme sektörleri izlemektedir. Siirt GSYÎH' sı içindeki sektörlerin payına yıllar itibariyle bakıldığında tarım ve ulaştırma-haberleşme sektörlerinin payının arttığı, sanayi ve ticaret sektörlerinin paylannın azaldığı görülmektedir.

GSYÎH' sinin il içindeki dağılımına bakıldığında, merkez ilçenin il GSYÎH' sinin %45.8'ini oluşturduğu, bunu %35.03'lük payla Kurtalan ilçesinin izlediği görülmektedir. GSYÎH içinde diğer ilçelerin payları düşük oranlardadır.

Siirt ili GSYÎH' sinin büyüklüğü açısından 1996 yılı itibariyle 79 il arasında 66.ncı sırada, kişi basma düşen GSYÎH sıralamasında ise 79 il içerisinde 1.342 dolarla 61.nci sırada yer almaktadır, îlin kişi basma düşen GSYH' sı 1991 yılı hariç tüm dönemlerde Bölge kişi basma GSYH' sinin altında, yine tüm dönemlerde Türkiye kişi basma GSYÎH' sinin altında gerçekleşmiştir. Sosyo-ekonomik gelişme ölçütüne göre de Siirt ilinin 76 il arasında 68.nci sırada olduğu görülmektedir. Kişi basma düşen G.S.Y.Î.H., Bölgede 1.580 dolar, Türkiye

genelinde ise 2.888 dolardır. Yine Siirt ili bu sosyo-ekonomik gelişme ölçütü sıralamasıyla beşinci derecede gelişmiş iller grubunda yer almaktadır.

5.1.13. TEŞVİK DURUMU

Siirt ili, yatırım ortamı açısından. Yüksek Planlama Kurulu'nün (YPK) 22 Temmuz 1997 tarih ve 97/41 Sayılı karan gereği Kalkınmada Öncelikli iller arasında bulunmaktadır. Böylece, Siirt ilinde Hazine Müsteşarlığı'ndan alınan "Yatırım Teşvik Belgesi" kapsamında gerçekleştirilecek yatımlar için, yatınm ve işletme dönemlerim kapsayan, Kalkınmada Öncelikli iller için geçerli çeşitli Devlet Yardımları uygulanacaktır.

1990-1997 döneminde Siirt iline yönelik olarak 286 adet yatınm teşvik belgesi verilmiş olup, öngörülen toplam yatınm tutan 1.146 Milyar TL. ve istihdamı 5.942 kişidir. Yıllar itibariyle Siirt iline verilen yatınm teşvik belgelerinin dağılımı Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye ile karşılaştırmalı olarak Tablo 5 5'de verilmiştir.

TABLO 55 : YILLAR ÎTÎBARİYLE TÜRKİYE, güneydoğu ANADOLU BÖLGESİ VE SÎÎRT ÎLÎNE VERİLEN YATIRIM TEŞVİK BELGELERİNİN dağılımı

YILLAR

TÜRKİYE

güneydoğu ANADOLU BÖLGESİ

SİİRT

Belge

Sayışı (Adet)

Toplam Yatırım Tutarı (Milyar TL)

İstihdam (Kişi)

Belge Sayışı (Adet)

Toplam Yatırım Tutarı (Milyar TL)

İstihdam (Kişi)

Belge Sayışı (Adet)

Toplam Yatırım Tutarı (Milyar TL)

İstihdam (Kişi)

1990

3.140

67.626

181.948

1.130

17.348

38.393

272

472

5.095

1991

1.774

95.664

171.683

258

10.000

19.141

7

24

750

1992

1.553

141.179

113.212

32

2.372

1.545

-

-

-

1993

3.053

561.811

498.449

96

32.357

5.004

l

24

17

1994

1.394

354.834

90.731

54

20.820

4.093

-

-

-

1995

4.954

2.905.278

376.247

275

327.813

30.206

-

-

-

1996

5.024

2.597.129

271.645

315

204.247

17.773

6

626

80

1997

5.144

3.408.198

335.555

415

237.999

19.395

-

-

Tablodan da görüldüğü gibi, toplam yatınm tutarı itibariyle, Siirt'e verilmiş olan yatınm teşvik belgelerinin 1990-1997 dönemindeki toplam yatınm tutanmn Bölge içindeki payı %0.13, Türkiye içindeki payı ise %0.01 gibi çok düşük oranlardadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Türkiye içindeki payı ise yaklaşık %8.42 düzeyindedir.

Yıllar itibariyle Siirt'e verilen yatırım teşvik belgelerinin sektörlere göre dağılımına bakıldığında; teşviklerin imalat sanayi ve hizmetler sektörlerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Yıllar itibariyle Siirt iline verilen yatırım teşvik belgelerinin sektörlere göre dağılımı Tablo 56'da verilmiştir.

TABLO 56 : 1990-1997 DÖNEMİNDE SÎÎRT'E VERİLEN YATIRIM TEŞVÎK BELGELERİNİN YATIRIM TUTARI ÎTİBARÎYLE SEKTÖREL DAĞILIMI

 

 

 

 

TARIM

MADENCÎLİ

İMALAT

HİZMETLER

TOPLAM

 

 

 

 

 

 

 

 

K

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YILLA

(%)

(%)

(%)

(%)

(%)

 

 

 

 

R

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1990

59.5

-

36.7

3.8

100.00

 

 

 

 

1991

37.1

-

62.9

-

100.00

 

 

 

 

1993

-

100.0

-

-

100.00

 

 

 

 

1996

-

-

11.9

88.1

100.00

 

 

KAYNAK: Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı

1990-1997 döneminde Siirt iline verilmiş olan yatırım teşviklerinin, toplam yatırım tutan itibariyle %49.6'sı hizmetler sektörüne, %25.3'ü tarım sektörüne, %23'ü imalat sanayine ve %2. l 'i de madencilik sektörüne aittir.

5.2. HAYVANSAL ÜRETİMİ GELİŞTİRMEDE ETKİLİ FAKTÖRLER VE ÖNLEMLER

Türkiye, hayvan varlığı bakımından dünyada ilk sıralarda yer almakla birlikte, hayvan basma elde edilen verim itibariyle gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmaktadır. Bunun başlıca nedenleri olarak; mevcut hayvan populasyonunun büyük bir kısminin genetik yapı bakımından düşük verimli ırktan oluşması ile çevre faktörleri ve bakım-besleme koşullannm yeterli olmaması sayılabilir. Gerçi uzun yıllardır yapılan ıslah çalışmalave uygulamaya konulan teşvik tedbirleri sonucu birim basma verimde önemli gelişmeler sağlanmış olmasma rağmen, henüz istenen düzeye ulaşamamış ve böylece hayvansal ürünler arz ve talebi arasında bir denge kurulamamıştır. Giderek hızlı bir şekilde artan nüfus karşısında, bu dengesiz durum, eğer gerekli önlemler ahnmazsa daha da artabilecektir. Bu nedenle, ülke nüfüsunun yeterli ve dengeli bir şekilde beslenmesi bakımından, hayvancılığın gelişmesi büyük önem taşımaktadır. Diğer taraftan, Türkiye'de tanm işletmelerinin çoğunda bitkisel ve hayvansal üretim organik

bir bütün olarak (1991 yılı tarım sayımı sonuçlarına göre 4.1 milyon tanm işletmesinde %96.4'ü bu şekildedir.) yürütülmektedir. 1996 yılı itibariyle cari fiyatlarla tanm sektörünün (Çiftçilik-Hayvancılık-Ormancılık ve Balıkçılık) GSYÎH içindeki payı %16.9'dur. Bunun yıllara göre %33-38 arasmda değişen kısmı hayvansal üretimden elde edilmektedir. Hayvancılığın GSYÎH'ya olan bu katkısı yanında yerli sanayiye hammadde temininde ve ihracat olanakları açısından küçümsenmeyecek döviz katkısı da bulunmaktadır.

Türkiye'de (gerekse il bazında) hayvancılık sektöründe üretimi geliştirmek için etkili olan faktörler ve kısa ve orta-uzun dönemde alınması gerekli önlemler ve çözüm önerileri aşağıdaki başlıklar altında ele alınmıştır.

5.2.1. Hayvan Varlığı ve Yapışı

Türkiye'de mevcut hayvan varlığının büyük kısmı genetik yapı bakımından verim düzeyleri düşük yerli ırktan oluşmaktadır. Diğer taraftan ülke hayvancılığı, gerek üretim türü ve gerekse üretim tekniği itibariyle doğal, sosyal ve ekonomik koşullara bağlı olarak bölgelerimize göre farklılık göstermektedir.

Son 20 yıllık dönemde Türkiye hayvan varlığındaki gelişmeler incelendiğinde, hayvan sayılannda önemli bir artış gözlenmemekte, hatta 1984 yılından itibaren sığır, koyun ve keçi sayılannda dikkati çekecek düzeyde azalma görülmektedir. Bu durum 1984 yılı hayvan sayımında uygulanan yöntemle, daha önceki yıllarda uygulanan sayım yönteminin farklılığından veya hayvan populasyonunda daha yüksek verimli kültür ırklan ile bunlann melezlerinin giderek artması sonucu, yerli ırk hayvan sayısınm azalmasından kaynaklanmaktadır. Sığır populasyonundaki kültür ırkı ve bunlann melezlerinin %56'ya (1996 yılı itibariyle) yaklaşması ikinci nedeni, koyun ve keçi populasyonunda ise bu oranın %2.6-8.6 düzeylerinde bulunması ise birinci nedeni kuvvetlendirmektedir. Sonuç olarak her iki nedenin de, bu azalmada söz konuşu olduğu söylenebilir.

Ülke genelinde dikkati çeken diğer bir husus, koyun sayısında yıllar itibariyle önemli sayılabilecek farklılıktır. Daha çok mera ve anıza dayalı bir görünüm arzeden

 

koyunculuk, nadas alanlarınm giderek daralması ve mera alanlannda ıslah çalışmalannın yavaş gidişi olumsuz etki yapmaktadır. Koyun populasyonunun da sığır populasyonunda olduğu gibi, daha yüksek verimli kültür ırkı ve melezlerinin giderek arttırılması yönünde gerekli önlemlerinin alınması gerekmektedir. Bunun yanı sıra tiftik keçisinde oldukça yüksek düzeyde olan azalmanın durdurulması için başta teşvik tedbirleri olmak üzere çeşitli önlemler alınmalıdır.

Ülkede arıcılık, daha çok aile işletmesi niteliği taşımakta olup, gezici ve sabit arıcılık şeklinde bu faaliyet sürdürülmektedir. Mevcut üretim potansiyeli tam olarak değerlendirilememektedir. Bunu sağlamak için, gerekli arı üretimine ve damızlık seçimine önem verilmeli, kovan basma bal verimi arttırılmalı, arıcılık ürünleri iyi bir pazar organizasyonuna kavuşturulmalı ve üreticilerin eğitilmeleri ve örgütlenmeleri sağlanmalıdır.

Ülkenin doğal, sosyal ve ekonomik koşullar çerçevesinde; yüksek verimli ırkların giderek arttırılması, ıslah, daha iyi bakım, beslenme ve hastalıklarla mücadele gibi önlemlerin alınması ve bu arada yem bitkilerine tarım işletmelerinin üretim pateminde daha geniş ölçüde yer verilmeli, hayvan ve hayvansal ürünlerin fiyatlannda üreticiyi olumsuz yönde etkileyen dalgalanmalar azaltılmalıdır. Özellikle besicilikte, optimal besi süresin! gereksiz yere uzatan, geç alımlar önlenmeli ve bir sanayi işletmesi niteliğim taşıyan tavukçulukta pazarlama bordlan kurulmalıdır.

5.2.2. Hayvansal Üretim Yapan işletmelerin Sosyo-Ekonomik Yapışı

Türkiye tarım işletmelerinde, genellikle bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetleri birlikte yürütülmektedir. Nitekim 1991 yılı Genel Tanm Sayımı Sonuçlarma göre, mevcut 4.066.000 tanm işletmesinin %96.38'i hem bitkisel ve hem de hayvansal üretim faaliyetine birlikte yer vermekte, %3.62'si ise yalnız hayvancılıkla uğraşmaktadır. Bitkisel üretimle birlikte yürütülen hayvancılık. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki işletmelerde büyükbaş ağırlıklı olmak üzere daha ziyade meraya dayalı olarak yapılmakta, îç Anadolu ve Trakya Bölgesindeki işletmeler ise koyun ve keçi yetiştiriciliği daha büyük ölçüde yer almakta olup, Ege, Marmara, Karadeniz ve Güney Bölgelerindeki işletmelerde süt sığırcılığı, sığır besiciliği ve tavukçuluk daha entansif

olarak yürütülmektedir. Türkiye'de mevcut büyükbaş hayvanların işletmeler itibariyle dağılımı 1991 sayım yılı itibariyle incelendiğinde, 1-4 büyükbaş hayvana sahip işletmelerin oranının en yüksek olduğu görülür. Nitekim bu oran %71.85 olarak tespit edilmiştir. 5-9 arasında büyükbaş hayvana sahip işletmeler %20.08, 10-19 hayvana sahip olan işletmeler ise %6.57'dir.

Küçükbaş hayvan sayısındaki dağılım incelendiğinde, 50-100 baş arasında hayvana sahip işletmeler %33.46'ı ile ilk sırada yer almakta, bu işletmeleri %31.55 ile 1-19 arasında hayvana sahip olanlar ve %26.39 ile de 20-49 arasında hayvana sahip işletmeler izlemektedir. Buna göre, 100 hayvandan fazla hayvana sahip işletmelerin payı %8.9 gibi, düşük düzeydedir. Küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi bakımından işletmelerde sürü mevcudunun arttırılması gereklidir. Bunun yanı sıra, yapılacak ıslah çalışmaları ile populasyondaki hayvanların daha verimli hale getirilmesi de ihmal edilmeyecek bir husustur.

Bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte yürüten işletmeler incelendiğinde; işletmelerde mevcut hayvan varhğmm %70.87'si büyükbaş, %28.0'ı küçükbaş ve %1.13'ü de kümes hayvanları değerinden oluşmaktadır. Bu işletmelerin toplam aktif sermayeleri içinde hayvan sermayesi oranı ise ortalama %9.26'dır. Bu oranın bitkisel ve hayvansal üretimle, tarım teknolojisini bir arada yürüten işletmelerde %25 olması gerektiği dikkate almdığında, incelenen işletmelerde hayvan sermayesinin düşük olduğu, bu durumun da işletme sonuçlarım olumsuz olarak etkilediği söylenebilir.

Genel bir değerlendirme ile, işletmelerde yem bitkileri üretimine daha fazla yer verilmesi, işletmelerin hayvan varlığı içinde yüksek verimli ırklar ile melezlerin giderek arttırılması, üreticilerin girdi sübvansiyonları ve projeli yatırım teşvikleri, istikrarlı fiyat uygulaması ile desteklenmeleri ve etkin bir pazarlama organizasyonunun kurulması tarım işletmelerimizdeki hayvansal üretim faaliyetlerinin gelişebilmesi bakımından gerekli hususlardır.

5.2.3. Çayır-Mera ve Yem Bitkilerinin Gelişim Durumu

Ülke hayvancılığının geliştirilmesi için yem bitkileri tarımına ve çayır-mera kültürüne gereken önemin verilmesi zorunludur. Çünkü hayvancılık ve yem bitkileri tarımı ile çayır-mera kültürü birbirleri ile sıkı ilişkileri olan ve daima beraber düşünülmesi gereken konulardır.

Yem bitkileri açısından Türkiye, büyük bir iklim ve toprak çeşitliliğine sahiptir. Ülkemizde bir çok yem bitkisi cins, tür ve çeşitlerinin yetişmesine elverişli olduğu gibi bu bitkilerin sayıca önemli bir kısmı da yem kaynağıdır.

Tarla tarımı içinde yem bitkileri yetiştiriciliği yeterli düzeyde değildir. Tarımda ileri ülkelerde olduğu gibi, yem bitkileri üretimi yüksek bir düzeye çıkarılması ve mevcut çeşitlerin yerine daha verimli, yani ıslah edilmiş kültür çeşitleri yetiştirilmesi gereklidir.

Türkiye, doğal çayır-mera alanı bakımından büyük bir alana sahip olmakla birlikte yanlış ve kötü kullanım nedeniyle bu alanların büyük bir kısmı bozulmuş ve zayıflamış durumdadır. Hayvan yetiştiriciliği bakımından büyük bir öneme sahip olmasına rağmen mera amenajmanı teknik prensipleri olan otlatma mevsimi, otlatma kapasitesi, üniform otlatma ve yem tipine uygun hayvan türü ile otlatma kurallanna uygulamadığından, çayır-meralar günden güne yıpranmış ve birçok bölgede erozyona açık hale gelmiştir. Öncelikle "Mera Yaylak ve Kışlak" kanun tasansınm yasallaştırılarak çayır ve meraların korunması, ıslahı ve amenajmanı için yasal çerçeve oluşturulmalıdır.

5.2.4. Hayvan Sağlığı ve Hastalıklarmın Durumu

Hayvancılığın gelişme devresinde bulunduğu Türkiye'de hayvanlardan istenilen seviyede verim alınması ve bu seviyenin yükseltilmesinin nedenlerinden biri de hayvan hastalıklannın kontrole alınmasıyla mümkündür. Bu nedenle veteriner hekimlik hizmetleri gereksinmelerinin planlayıp düzenlemek zorunluluğu gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, Türkiye'de veteriner hekimlik hizmetleri yeterli bir şekilde amacına ulaşamamaktadır. Koruyucu hekimlik hizmetleri ile görevli devlet kuruluşları eleman, araç, gerek, sıhhi donanım ve mali olanaklar yönünden yetersiz durumdadır.

Hayvansal üretimin gelişmesi üzerinde diğer faktörlerin yanısıra, çeşitli infeksiyöz ve paraziter hastalıkların kontrol altına alınamaması da hayvancılığın gelişmesi üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Günümüzde hayvan hastalıkları ile savaş yöntemleri oldukça büyük ilerlemeler kaydetmiş ve çeşitli hastalıkların teşhisi, dağıtım ve proflaksi metodları üzerinde yapılan çok sayıda çalışmalardan büyük ölçüde yararlar sağlanmıştır. Diğer yandan bu hastalıkların yanısıra büyükbaş ve kümes hayvanlanna zarar veren çeşitli hastalıklarda bulunmakta olup, bunlar büyük ekonomik zarariara neden olmaktadır.

Hayvan hastalıkları mücadelesi için; Veteriner Sağlık ve Araştırma Enstitülerine ayrılan ödenekler arttırılarak, bu kurumlar günün koşullanna göre alet ve ekipmanla donatılmalı, mevcut aşı, serum ve diğer biyolojik madde üretimi arttırılarak ülke ihtiyacına cevap verecek düzeye getirilmeli ve ihtiyaç duyulan yeni aşıların üretimine başlanmalıdır.

5.2.5. Hayvan ve Hayvansal Ürünlerin Pazarlanması

Hayvansal ürünlerin üretildikleri yerden tüketildikleri veya işlendikleri merkezlere rahat, kolay ve bol miktarda taşınabilmesi için hayvansal ürünlerin pazar organizasyonlannın öncelikle iyileştirilmesi gereklidir. Hayvansal ürünlere dereceleme, işleme ve değerlendirme, ambalajlama, fiyatlandırma, taşıma, depolama, riskin azaltılması vb. pazarlama hizmetlerinin iyi bir şekilde yapılmasıyla ürünlerin faydalıklan arttırılabilir.

Türkiye'de hayvansal ürünlerin üretimi teşvik edici, ürün kalitesin! yükseltici ve pazarlama hizmetlerim iyileştirici bir pazarlama politikasımn izlendiği söylenemez. Hayvansal ürünlere yapılacak pazarlama hizmetlerim düzenleyici teknik kurallar yetersizdir. Hayvansal ürünler, destekleme fiyat politikasuun kapsamı dışında tutulmuştur.

Türkiye'de toplam tarım işletmelerinin %96.4'ünde bitkisel ve hayvansal üretim birlikte yapılmakta, toplam işletme sayıları için 1-10 baş hayvana sahip olan işletmeler toplam işletmeler içinde oldukça büyük pay almakta, üreticilerin yeterince örgütlenememesi, aracı sayısmın bazı ürünlerde 7-9'a kadar yükselebilmesi nedeniyle tüketicinin ödediği fiyatın ancak çok az bir kısminin üreticinin eline geçmesi hayvansal ürün pazarlamasının düzenlenmesinin gerekli olduğunu göstermektedir.

Hayvansal ürünlerin dış pazarlamasını geliştirebilmek için standardizasyonun AB normlanna çıkaniması ve zorunlu olması gereklidir. Ayrıca ambalajlama, kalite kontrol, etiketleme gibi hizmetlere gereken önem verilmeli, hayvansal ürünler işleme sanayi geliştirilmeli ve işlenmiş hayvansal ürünler üretimi arttırılmalıdır.

Hayvan ve hayvansal ürünler pazarlanmasında;

- Düzenli işleyen bir pazarlama sisteminin ve ihtisaslaşmış optimum büyüklüğe sahip hayvancılık işletmelerinin kurulması,

- Et ve süt sanayinin hammadde gereksinimim, düzenli bir şekilde sağlaması, üreticilerin pazar ve fiyat garantisi sağlanması açısından, sanayiciler ile üreticiler arasında sözleşmeli yetiştiricilik sistemi uygulamasına geçilmeli,

- Hayvancılığın desteklenmesinde optimal işletme büyüklüğü esas alınmalı ve kredilendirmede hayvancılık deneyimi olanlara kredi verilmesi,

- Hayvansal ürünlerin pazarlanmasında düzenli bir sistemin tesis edilmesi, üreticilerin örgütlenmesine bağlı olmakta,

- Standart kalitede hayvansal üretimin gerçekleştirilebilmesi için hayvancılık işletmelerinden başlamak üzere pazarlama ve işletme aşamalarındaki tesislerin asgari teknik ve hijyenik özelliklere sahip olması sağlanmalıdır.

5.2.6. Hayvan ve Hayvansal Ürün Fiyatları

Türkiye'de canlı hayvan ve hayvansal ürün fiyatları genel olarak arz ve talebe göre

oluşmaktadır. Özellikle canlı hayvan fiyatlannın oluşumunda büyük pazarlardaki cari fiyatlar ve ticaret borsalarındaki canlı hayvan borsaları etkili olmaktadır.

Hayvansal ürünlerden süt ve mamüllerinde, üretilen sütün %90-95'i üreticiden tüketiciye intikal ederken birkaç defa el değiştirdiğinden serbest piyasada farklı fiyatlar ortaya çıkmaktadır.

Deri ve yapağı fiyatları serbest piyasada oluşurken üretiminin %90'mın ticari işletmelerden gerçekleştiği tavukçulukta, tavuk eti ve yumurta fiyatları da genel olarak arz ve talebe göre serbest piyasada oluşmaktadır.

işletmelerin büyük kısminin küçük işletme olması, güçlü alıcılar karşısında üreticilerin pazarlık gücünü zayıflatmakta, böylece fiyatların normal koşullar altında oluşması çoğu kez mümkün olmamaktadır.

Hayvan ve hayvansal ürünlere ait fiyatlar (endeksler) île yem fiyatları (endeksleri) karşılaştınîdığında, çeşitli yem fiyatlanna ait endeksler, hayvan ve hayvansal ürünlerin fiyatlanna ilişkin endekslerin üzerinde seyretmektedir. Bu durum, üreticiyi ve dolayısıyla üretimi olumsuz yönde etkilemektedir.

5.2.7. Hayvancılık Sektöründe Örgütlenme

Türkiye'de hayvancılık genellikle küçük aile işletmelerinde, diğer tarımsal faaliyetlerle bir bütünlük içerisinde yürütülür. Türkiye'nin genel ekonomik ve demografik yapışı göz önüne alındığında, bu durum daha uzun süre değişmeyecektir. Dolayısıyla yetiştiricilerin her türlü girdiye en uygun şartlarda erişebilmesi ve ürünlerin pazarlanmasında daha güçlü duruma gelmesi için aralannda birleşmeleri veya örgütlenmeleri gerekmektedir. Küçük ve dağınık görünümde bulunan hayvancılık işletmelerin örgütlenmeleriyle rasyonel yapıya dönüştürülmesi mümkün olabilmektedir.

Hayvancılık sektörünün örgütlenmesinde; demekler, birlikler, kooperatifler ve bordlar gibi modeller bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde hayvancılık sektörünün genel tarım sektörü içindeki payının bitkisel üretime göre büyük olmasında yetiştiricilerin bu tip örgütlenmeler yoluyla güçlenmenin büyük etkisi bulunmaktadır.

Üreticilerin örgütlenmesinde dünyada en fazla görülen ve yaygın olan örgütlenme modeli kooperatiflerdir. Kooperatifler, üreticilerin tek başlarına yapamayacakları veya birlikte yapmalarında yarar bulunan işleri en iyi şekilde maliyet fiyatına yapmak üzere dayanışma suretiyle ekonomik güçlerini bir araya getirmek için gönüllü olarak oluşturdukları ve yönetimde söz sahibi oldukları kuruluşlardır. Kooperatifleşme, küçük işletmelerin toplumsal değerlerim ve kimi üstünlüklerim koruyarak, onları büyük işletmelere avantaj sağlayan ekonomik ölçek büyüklüklerine ulaştırmanın başka bir yoludur.

Gelişmiş ülkelerde hayvancılık kesiminde kooperatiflerde örgütlenen üreticiler, kooperatifler aracılığı ile özellikle ürünlerin toplanması, işlenmesi, satışı gibi pazarlamanın tüm alanlannda dikey bütünleşmelerim sağlayan yatırımları gerçekleştirmişler ve böylece pazarda çok etkin bir konuma gelmişlerdir. Türkiye'de ise hayvancılık kesimi üreticilerin en örgütsüz olduğu kesimdir.

Türkiye'de hayvancılık sektörünün gelişmesinde kooperatifleşmeye mutlaka ihtiyaç açıkça bilinmektedir. Ancak kooperatifleşme hareketine üreticilerin sahip çıkması ve kooperatiflere bağlı olmaları sağlanmalıdır. Bunun için de ülkemiz tarımsal kooperatiflerin genel sorunları olan; halkın bilinçlendirilmemiş olması, finansman, mevzuat, yönetim, yatay ve dikey teşkilatlanmaya gidilememiş olması eğitim ve araştırmaların yeterince yapılanmamış olması ve kooperatifler arası işbirliğinin sağlanamaması gibi konuların çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Böylece;

Öncelikle, sektörde üretim alt sektörlerim hedef alan ihtisas kooperatiflerine yönelinmelidir. Bu anlamda işletmelerin teknik, ekonomik ve yapısal farklılıkları mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

- Kooperatif, iyi işleyen, kaynak yaratan, sorunları çözecek, bilimsellik ve gerçekçilikte olmalıdır.

- Üreticilerin özkaynaklan ve öz girişimleriyle kurulmalıdır.

- Sürekli mesleki ve sektör içi eğitim yaptırabilecek şekilde örgütlenmeli, yayın yapmalıdır.

Yetiştiricilerin örgütlenmesinde diğer bir modelde, malı üretenler ile ticaretim yapanları, işleyenleri ve devleti bir araya getiren ve bunları karşılıklı olarak anlaştırmak suretiyle arzı, fiyatları ve ürünün dağılımım kontrol eden, böylece toplumun çeşitli kesimleri arasmda denge kuran pazarlama bordlarıdır. Hayvancılık kesiminde öncelikle çabuk bozulabilen ürünlerin pazarlanmasında bu örgütlenme modelinden yararlanma düşünülebilir.

5.2.8. Hayvancılık Sektöründe Kredi ve Finansman

Hayvancılıkta kalkınma ve atılımın gerçekleşmesinde, devletin kredi ve finansmanda öncülük etmesi en başta gelen görevleri arasındadır. Hayvancılık işletmelerin oto-finansmanındaki yetersizlikler devletin bu konuda öncülüğüm! daha da zorunlu hale getirmektedir.

Türkiye genelinde ekstansif bir yapı gösteren hayvancılık işletmeleri çağdaş gelişme ve ihtisaslaşmanın gereği olarak giderek entansifbir yapı kazanmaktadır. Özellikle sığır ve koyun besicilik işletmeleri, süt sığırcılığı işletmeleri ve sanayi tipi üretim yapışı kazanmış broiler ve yumurta tavukçuluğu işletmeleri entansif karakterli olmaları nedeniyle önemli ölçüde sabit ve döner sermayeye gereksinim duymaktadırlar. Dolayısıyla sektör ve onu oluşturan hayvancılık işletmelerinde uzun, orta ve kısa vadeli krediye gereksinim vardır.

Ülkemizde bitkisel ve hayvansal üretim sektörlerinin kredi ve finansman gereksiniminin büyük bir bölümü Ziraat Bankasınca karşılanmaktadır. Ancak, banka mevzuatı çerçevesi içinde karşılık gösteren veya teminat verebilen üreticiye bankaca uygun görülen miktarda kredi sağlanmaktadır. Bunun yanısıra, kooperatifleşmeyen, karşılık veya teminat göstermeyen üreticilerin mevcut kredilerden yararlanamamaktadır.

 

Sonuç olarak; hayvancılık sektörüne yönelik sorunların giderilmesi ve hayvancılığın arzu edilen hedeflere ulaşabilmesi bakımından, aşağıda tespit edilen önlemlerin dikkate alınmasında fayda görülmektedir.

- Mera alanlannın kalite ve kantite yönünden iyileştirilmesi ve üreticilere, meraya bakım yükümlülüğünün getirilmesi,

- Bitkisel üretim pateminde yem bitkileri oranımn arttırılması,

- Yüksek verimli kültür ırkı hayvanlar ile bunların melezlerinin sayısının populasyona giderek arttırılması,

- Suni tohumlama çalışmalannın yoğunlaştırılması,

- Hastalıklarla mücadelenin gereken ölçüde sağlanması,

- Üreticilerin hayvancılık kredisin! yeterli ve uygun faizle temin etmelerinin sağlanması,

Üreticilerin kooperatifleşmesinin teşvik edilmesi ve kooperatiflerin iyi işleyen, kaynak yaratan ve sorunları çözebilecek seviyeye ulaştınîması, çabuk bozulabilen hayvansal ürünlerin pazarlanmasında bordlann tesisi ve standart uygulamasının gerçekleştirilmesi,

- Canlı hayvan ihracatının et ihracatı haline dönüştürülmesi gayretlerinin teşvik edilmesi,

- Hayvan beslemede optimal yem kullanım seviyesinin tespiti ve uygulamasının sağlanması,

- Üreticilerin sosyal güvenliğinin temini ve tarımsal faaliyetlerle ilgili sigortacılığın geliştirilmesi,

- Kuzu ve dana besiciliğinde hayvanların optimal ağırlık kazanılıncaya kadar beside bırakılması.

5.3. SANAYİ ÜRETİMİNİ GELÎŞTÎRMEYE ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER VE ÖNERİLER

Siirt ilinde, coğrafi koşullar ve bölgesel özellikler tarım ve sanayi için elverişli bir ortam yaratmaktan uzaktır, îlde tarım sektörü halen ağırlığım korumakta, ancak tarımsal ve hayvansal faaliyetlerde de bir gerileme görülmektedir, imalat sanayi de başlangıç itibariyle tanma dayalı bir gelişme göstermiş, ancak, son yıllarda yatırım teşviklerinin ve bu

teşviklerin yerinde kullanımmm da etkisiyle özel sektör aracılığıyla belli bir sanayileşme çabasına girilmiştir, îlde imalat sanayi özellikle gıda sektöründe yoğunlaşmıştır.

îldeki sanayi tesislerinden birkaç tanesi çeşitli nedenlerle atıl bulunmaktadır. Bazı tesisler ise özellikle işletme sermayesi yetersizliği ve yönetim sorunları nedenleriyle düşük kapasite kullanım oranlarıyla çalışmaktadırlar. Bu tesislerin bir an önce il ekonomisine kazandınîması gerekmektedir.

Siirt ili, sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi açısından bölge illeri arasında ve Türkiye genelinde oldukça geri kalmış bir ilimizdir. Türkiye genelinde Siirt ili beşinci derecede gelişmiş iller grubunda (son grupta) yer almakta olup, toplam 76 il arasında gelişmişlik sıralamasında 68.nci sırada bulunmaktadır. Siirt ilinin ekonomik gelişmesin! Güneydoğu sorunuyla birlikte düşünmekte yarar bulunmaktadır. Siirt, Güneydoğu sorununu çok yakından yaşayan illerden birisi olarak, diğer illere ve bölgelere çok büyük ölçüde göç vermekte ve yerel sermayesini bünyesinde tutamadığı için de ekonomik gelişmesini tamamlayamamaktadır.

tide sanayinin gelişmesi açısından yatınma yönlendirilecek sermayenin varlığı ve bu sermayenin yatırım alanlanna özendirilmesi ayn bir önem taşımaktadır. Bu da ancak ile yönelik yapısal tedbirlerle mümkün olabilmektedir. Bu tedbirler en yalın şekliyle; çeşitli vergi muafiyetleri. Sigorta priminin bir kısminin Devlet tarafından karşılanması, ucuz girdi sağlanmağı gibi uygulamalardır. Siirt, YPK'nm 22.7.1997 tarih ve 97/41 sayılı karan ile Kalkınmada Birinci Derecede Öncelikli iller kapsamında değerlendirilmiş ve bu yörelere uygulanan çeşitli teşvik tedbirleri öngörülmüştür.

Sosyal ve ekonomik yönden öngörülen gelişmenin hızı, yönü ve sürekliliğinin tayininde, kamu (merkezi-yerel) ve özel sektörün ayn ayn, ya da birlikte gerçekleştirecekleri çalışmalann önemi büyüktür. Gelişme sürecinde kamu sektörü;

eğitim, sağlık, ulaşım, tarımsal sulama, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi siteleri gibi sosyal ve fiziki altyapı projelerinin gerçekleştirilmesinde önemli işlevler üstlenecektir. Özel sektörün ise; kamu sektörünce gerçekleştirilecek yatınmiara, uyumlu bir işbirliği çerçevesinde azami düzeyde ekonomik ve sosyal katılımı sağlaması bu kapsamda önem arz etmektedir.

Sonuç ve Öneriler Olarak;

Siirt'te yerel sermayenin sanayi yatınmianna gelişmesi özendirilmeli, kuruluşlar birbirlerine destek olmalıdır.

• îlin ve yörenin karşılaştırmalı üstünlükleri yatırım kararlannda dikkatlice değerlendirilerek, tarımsal sanayi ürünleri dışında diğer sektörlerde de yatırımlar artırılmalıdır.

• Gelişmekte olan yörelerde şirketleşmenin artmasına ihtiyaç vardır. Bu şirketleşmeler aile, arkadaşlık veya hemşehrilik ilişkilerinden çok, ekonomik fayda unsuruna öncelik verilerek oluşturulmalıdır.

• Mevcut müteşebbislerin ve girişimlerin kamu desteklerinden zamanında ve yeterince

yararlanması sağlanmalıdır. " însan kaynağına olan yatırımın önemi bilinmeli, gelecek kuşakların bilgi birikiminin

işletmelere yeni ufuklar açacağı unutulmamalıdır. Bilgi ve eğitime, araştırma

geliştirme faaliyetlerine önem verilmelidir.

Siirt'te yerel kaynaklara dayalı işletmelerin en fazla katma değer yaratacak şekilde

gelişmeleri sağlanmalı, ayrıca ürün çeşitlemesine gidilmelidir.

• Yatırımcıların kendilerim piyasa güçlerinin serbest işleyişine ahştırarak, özellikle Gümrük Birliği sürecinde, kamu desteklerinin sınırlı kalacağım göz önünde bulundurarak. Devletin rolünün fiziki ve sosyal altyapının tamamlanması olacağım bilmeleri gerekmektedir.

ihracatın önemi dikkate alınarak dış pazarlara açılmada olabildiğince çaba harcanmalıdır.

• Proje ve inşaat çalışmaları devam eden Organize Sanayi Bölgesi ve Küçük Sanayi Sitelerinin biran önce bitirilmeleri ve diğer devam etmekte olan sosyal ve fiziki altyapı yatınmiannın kısa sürede hayata geçirilmesi ekonomik ve sosyal yönden kalkınmayı hızlandıracaktır.

• Aynı alana yapılan ve yeterli piyasa araştırmasına dayanmayan yatırımlar, toplam arzı toplam talebin üzerine çıkarırlar. Bu tür işletmeler yöredeki diğer işletmeleri de olumsuz yönde etkileyebilir. Böylece atıl duruma düşen tesisler ekonomiye yük olur.' Bu husus yatırım kararlannda önemle göz önünde bulundurulmalıdır.

- Yöresel kaynakların daha iyi değerlendirilmesi açısmdan ildeki ekonomik değer arz eden turizm ve maden kaynaklarmın miktarına ve niteliğine yönelik tespitlerin derinleştirilmesinde büyük yarar bulunmaktadır.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yatınmiara devletçe sağlanan teşviklerden yatırım döneminde gümrük muafiyeti , gelir vergisi, SSK prim istisnaları gibi teşvikler, işletme döneminde tesislerin rekabeti açısmdan gerekli olmakla beraber, yatırımların bu bölgelere yönlendirilmesi için ek özendiricilere gereksinim bulunmaktadır.

Bölgede gelir düzeyinin düşüklüğü ve büyük kent merkezlerine insan gücü göçü yanı sıra, sermaye gücü faktörleri, yerel müteşebbislerin öz sermaye birikiminin sınırlı kalmasına neden olmaktadır. Bu sınırlamaya ek olarak uygun orta vadeli finansmanın olmayışı yerel müteşebbislerin sınai alanlara kaymasını engellemektedir.

. öte yandan bölge dışı sermayenin bölgeye yönlendirilmesinde toplumsal sorumluluk yanı sıra, bazı özendiricilere ihtiyaç bulunmaktadır. Bölge dışı sermayenin bu bölgelere çekilebilmesi için, yatırım maliyetim anlamlı ölçüde azaltacak uygun orta ve uzun vadeli fınans desteği ve finans kurumlarının teminat vb. araçlarla desteğinin ve bu destekten doğabilecek risklerin sistem içinde paylaşımımn sağlanması gerekmektedir.

Bölge dışı sermaye yanı sıra, yabancı sermayenin çekilmesinde yukarıda değinilen özendiricilerle birlikte, kamu bankalannın güvence vermesinin gerekli olduğu düşünülmektedir.

Bunlara ek olarak, bu bölgede yapılacak yatırımları hızlandırmak ve özendirmek bakımından, Türkiye Kalkınma Bankası ve diğer kamu bankalannın ortak olarak katılımı ile öncü şirketler kurulmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. Özetlendiğinde ilin sanayileşmesi için finansal destek önerileri kısa başlıklarla aşağıda sunulmaktadır.

- Türkiye Kalkınma Bankasi'nca yurtiçi kaynaklara dayalı uygun maliyetli orta vadeli kaynak tedariki,

- Yabancı finans kurumlanndan, TKB'nin kaynak arayışlarına destek sağlanması,

- Kamu Bankalannm katılımı ile kurulacak öncü şirketler vasıtasıyla uygun konularda yatırımların gerçekleştirilmesi,

- Yerli ve yabancı sermayenin kanalize edilmesinde bankaların garantörlük işlemi görmesi ve bunun riskinin sistem içinde paylaşımı,

5.4. YATIRIM ORTAMİNİ İYİLEŞTİRMEK İÇİN ALİNMASİ GEREKEN DİĞER ÖNLEMLER

Bir ülkede yatırımların özendirilmesinde uygulanan teşviklerden en önemlisi yatırım teşvik tedbirleridir. Devlet bölgeler ve/veya iller arasındaki kalkınmışlık farkım gidermek amacıyla farklı illere farklı yatırım teşvikleri sağladığı gibi, aynı zamanda belirli sektörlerin gelişmesin! teşvik etmek amacıyla da o sektörlere yönelik olarak farklı destek unsurlarım uygulamaktadır. Yatırım Projelerinde uygulanabilecek teşvik tedbirleri daha sonraki bölümde "Yatırımlarda Devlet Yardımları" başlığı altında incelenmiştir.

Yatırımların özendirilmesinde yatırım teşvik tedbirlerinin yanısıra önemli sayılabilecek diğer teşvik unsurları arasında Organize Sanayi Bölgesinin kurulması; Serbest Bölgenin oluşturulması; kara, hava ve deniz yolu ulaşımının sağlanması; altyapı yatmmiannın yeterli düzeye getirilmesi gibi uygulamalarda yer almaktadır.

Organize Sanayi Bölgeleri

Organize Sanayi Bölgesi (OSB), birbiriyle işbirliği halinde üretim yapan orta ve küçük ölçekli işletmelere planlı bir alanda ve ortak altyapı hizmetlerinden yararianarak daha dolay ve ucuz üretim yapma olanağı veren bir sistemdir. Bu nedenle, bu bölgeler sınai yatırımların teşvik edilmesinde, planlı sanayi yerleşiminin sağlanmasında, düzenli şehirleşme ve istihdamın geliştirilmesinde etkili bir kalkınma aracı olarak kullanılmaktadır. Başlı basma bir teşvik unsuru olan Organize Sanayi bölgelerinde yapılan (ve/veya yapılacak) yatınmiara bazı ek teşvikler de sağlanmaktadır.

Altyapı tesislerinin genellikle yüksek yatırım harcamaları gerektirmesi nedeniyle, bu yatırımların bizzat teşebbüs tarafindan gerçekleştirilmesi mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla belirli bir bölgede (örneğin Organize Sanayi Bölgesinde) altyapı tesislerinin yeterli derecede mevcut olması önemli bir kuruluş yeri avantajıdır. Ayrıca belirli bir konuda altyapı tesislerinden faydalanabilme düzeyi buraya yerleştirilecek ölçek büyüklüğünün-özellikle üst kapasite sınırı olarak-belirlenmesinde önemli bir faktör olarak değerlendirmeye dahil edilmelidir.

Organize Sanayi Bölgelerinde aynı veya farklı sektörlerdeki bir çok işletmelerin toplanması sonucunda yatay ve dikey uzmanlaşmaya gitmek ve işletmelerarası işbölümü derecesini artırmak için uygun şartlar ortaya çıkmaktadır. Aynı bölgede toplanmış aynı sektöre dahil işletmeler arasında işbirliğine giderek tek tek işletmelerin ürün programlarım daraltmaları yanında (yatay uzmanlaşma), artan girdi ve hizmet talebim karşılamak üzere uygun ölçekli birçok yan sanayi ve hizmet işletmelerinin bu bölgede faaliyet göstermeleri mümkün olur. Ayrıca aynı veya faklı sektörlerdeki işletmelerarası işbölümü derecesini artırarak işletmelerin üretim derinliklerinin azalülması yoluna gidilebilir (dikey uzmanlaşma).

Siirt ilinde kurulması düşünülen Organize Sanayi Bölgesi'nin etüd, proje ve mühendislik hizmetleri tamamlanmış olup, gerekli çalışmalar devem etmektedir.

Serbest Bölgeler

Bir ülkede yatırımları artması ve özellikle ihracatın artınîması amacma yönelik üzerinde kurulması gereken konulardan birisi de serbest bölgelerdir. Serbest Bölgeler, bir ülkenin toprakları veya siyasal sınırları içinde kurulan, fakat gümrük sınırları dışında tutulan, yani o ülkenin dış ticaret kambiyo düzenlemelerinin tamamen veya kısmen uygulanmadığı ve seçilmiş sınai ve ticari faaliyetlerin ülkenin diğer kesimlerine göre daha çok teşvik edildiği, bürokrasinin en aza indirilmeye çalışıldığı bölgeler olarak tanımlanmaktadır. Gerçekleştirilen faaliyetlerin tür ve niteliklerine göre serbest bölgeler birkaç gruba ayrılmaktadır. Bunları aşağıdaki gibi sınıflandırmak mümkündür.

i) Serbest Ticaret Bölgesi

ii) Serbest Üretim Bölgesi iü) Serbest Limanlar iv) Kıyı Bankacılığı

Bir ülkede serbest bölge kurulmasındaki temel iktisadi mantık; özellikle sanayi malları üretim ve ihracatının arttırılmasına yönelik olarak, söz konuşu ülkenin ihtiyaç duyduğu yabancı sermaye girişini teşvik etmektir. Bunun yanı sıra, ekonominin yapışma ve özelliklerine bağlı olarak, istihdam imkanları, ödemeler bilançosuna katkı ve teknoloji transferi, bölgesel gelişmişlik farklılıklarım giderme konusundaki etkiler de serbest bölgelerin kuruluş nedenleri arasında gösterilmektedir.

Kurulacak bir serbest bölgeden etkin olarak yararlanılabilmesi için, o serbest bölgenin kurulacağı yerin rasyonel bir biçimde tespit edilmesi kritik önem taşımaktadır.

Serbest bölgeler uluslararası ticari ilişkilere konu olduğundan; kuruluş yeri, ulaşım ve haberleşme hizmetleri ile direkt bağlantılı olmak durumundadır. Dış pazarla hızlı ve düzenli olarak temasta bulunabilmek için, uluslararası ulaştırma kolaylıklannın yanı sıra telefon, faks ve posta hizmetleri alt yapısımn gelişmiş ve aksamadan sürdürülebiliyor olması zorunludur.

öte yandan, hangi tür ulaştırma kolaylıklannın gerekli olduğu, işçi sayışı ve niteliğinin belirlenmesi, fiziki ve ekonomik çevrenin özellikleri, serbest bölgenin kuruluş yeri seçimim ve hangi malların faaliyet konuşu olabileceğim etkilemektedir. Yabancı sermaye kuruluşlannda, gerek idari gerekse teknik açıdan istihdam edilen kalifiye insan gücüne serbest bölgelerde ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü, böylece yerli idari ve teknik personelin eğitimine katkıda bulunulmuş olacaktır. Ancak, yabancı kalifiye elemanın serbest bölgede çalışabilmesi için uygun eğitim, sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetler tesislerinin kullanıma sunulması beklenmektedir.

Serbest bölgelerin kuruluş yeri seçiminde benimsenen kriterler; yer seçimi, liman ya da havaalanına giriş koşulları, serbest bölge sınırları, alt yapı özellikleri, bölgenin tanıtım

kolaylıkları, sınırlamalar ve firma yönetimlerinin bağımsız hareket edebilme özgürlükleri olarak sıralanabilir.

Serbest bölgeyi besleyen hinterlandın da göz önünde bulundurulması ile, ihracatın arttırılması yönünde gelişme sağlanabilmektedir. Bu karşılaştırma, üretilen mallar, sağlanan hammadde ve diğer girdiler ve istihdam özellikleri yönünden yapılmalıdır.

Serbest bölgede altyapının hazırlanmış olması, her zaman tercih edilen önemli bir husustur. Örneğin destek hizmetleri, ulaştırma, lojman ve benzeri kolaylıklar, su, elektrik, sabit tesisler, bankalar, konutlar, mağazalar, okullar ile günlük ve sosyal yaşam için gerekli diğer hususların da hizmete hazır olması gerekmektedir.

Türk serbest bölgelerinde faaliyette bulunan ve bulunacak olan firmalara sağlanan avantajlar ve teşvikler şöyle sıralanabilir.

1- Bölgede yapılan faaliyetler sonucunda elde edilen gelirler; gelir vergisi, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi dahil olmak üzere, her türlü vergiden muaftır.

2- Faaliyet Ruhsatı'nın geçerlilik süresi, kiracılar için maksimum 10 yıl; ofislerim serbest bölgede kurmak isteyen kullanıcılar için ise 20 yıldır. Talep edilen faaliyet ruhsat süresi 20 yılı aşıyor ise, bu süre 99 yıla kadar uzatılabilir.

3- Bölgede elde edilen kazanç ve iratlar, Türkiye de dahil olmak üzere, arzu edilen ülkeye herhangi bir vergi, gümrük veya ücrete tabi olmaksızın serbestçe transfer edilebilmektedir.

4- Serbest bölgelerdeki yatırımların yabancı sermaye ortaklığına dair herhangi bir oran sınırlaması yoktur. Bölgede faaliyet gösterecek firmalar, yüzde yüz yerli firmalar olabilecekleri gibi, aynı oranda yabancı vejoint venture firma olabilirler.

5- Dünyadaki pek çok serbest bölgenin aksine, Türk serbest bölgelerinde yurtiçi piyasaya mal satışı ve takas yapma izni verilmiştir.

6- Bölgede kullanılan paralar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasi'nca kabul edilen konvertibi yabancı paralar olup, her türlü ödeme döviz ile yapıldığından, kur farkı söz konuşu olmamaktadır.

7- Türk serbest bölgelerindeki alt ve üstyapı, uluslararası standartlarla rekabet edebilir niteliktedir.

8- Uygulama ve işlemler esnasmda; kırtasiyecilik ve bürokrasi, bu işlemlerle ilgili tek bir yetkili ajans görevlendirildiğinden, minimum seviyeye indirilmiştir.

9- Türk serbest bölgeleri Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz'de yer alan büyük Türk Limanlarına yakın mesafelerdedir. Buna ilaveten, bu bölgeler, uluslararası havaalanlarına ve otoyol ağlarına kolay erişilebilecek mesafelere kurulmuşlardır.

l O-Türkiye'nin coğrafi konumu, Türk serbest bölgelerine önemli avantajlar sağlamaktadır.

11-Serbest bölgelerde fiyat, standartlar ya da mal kalitesine yönelik prosedürel sınırlamalar yoktur.

12-Bölgenin açılışından itibaren, on yıl süreyle grev ve lokavt uygulamaları yasaklanmıştır.

13-Serbest bölgede üretilen bir malda kullanılan üçüncü ülke menşeli girdi için telafi edici vergi ödenerek, yeni ürün Avrupa Birliği ülkelerine gidebilmektedir.

14- Serbest bölgede 6224 no'lu Yabancı Sermaye Teşvik Kanunu uygulanmamaktadır.

15-Serbest bölgedeki mal partiler halinde çekilebildiğinden, vergiler bir defada ödenmemektedir.

16-Serbest bölge ile Türkiye arasında Dış Ticaret Rejimi uygulanmaktadır. Serbest bölgeler arası ve diğer ülkelerle ticaret serbesttir.

17-işletici ve kullanıcılar, yatırım ve üretim safhalannda Bakanlar Kurulu'nca verilen teşviklerden yararlanmaktadırlar. Türk ve yabancı kullanıcılar eşit statüye haizdir.

Sektörel Dış Ticaret Şirketleri

Yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik olarak, özellikle pazar ortamımn geliştirilmesi yönünde uygulanacak tedbirler de ildeki sanayi yatınmiannın artınîması açısından önem arz etmektedir. Bu amaçla, ilde imalat sanayiinde faaliyet gösteren firmalar için, ihracat imkanım azami derecede kullanmalanna olanak sağlayacak ve pazarlama maliyetlerim düşürecek olan "Sektörel Dış Ticaret Şirketleri" modelinin altyapısının araştınîmasında büyük yarar vardır. Konunun öneminden dolayı Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine (SDŞ) ilişkin uygulama aşağıda özetlenmiştir;

Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin ihracat sektörü içinde bir organizsyon altında toplanarak dünya pazanna yönlendirilmesi amacıyla; ihracat ve ilgili konularda

(finansman tedarik, nakliye sigorta, gümrükleme vb.) hizmet sağlayarak, dış ticarette uzmanlaşmalarım ve bu suretle daha etkin faaliyet göstermelerim teminen SDŞ modeli geliştirilmiş olup, hukuksal çerçevesi ile bunlara yönelik teşvik ve yardımlar ayrıntılı olarak düzenlenmiş ve 26.12.1996 tarih ve 22859 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır.

Normal yörelerde, yalnızca aynı sektörde faaliyet gösteren firmalardan oluşan Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin;

1-200 arasında işçi istihdam eden,

- Aynı üretim dalında faaliyette bulunan,

- Asgari 10 küçük ve orta büyüklükteki şirketin bir araya gelmesiyle,

- En az 10 (on) milyar TL. ödenmiş sermayeli anonim şirketler olarak kurulması

gerekmektedir.

Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin hiçbir ortağının sermaye payı, toplam şirket sermayesinin. Normal Yörelerde % l O' undan fazla olamaz.

Hisse senetlerinin tamamının nama yazılı olması ve nakit karşılığı çıkartılması gerekmektedir.

Sektörel Dış Ticaret Şirketleri;

- Normal Yörelerde ve yurtdışında, sadece hizmet sektöründe faaliyette bulunmak üzere kurulan şirketlere,

- Kalkınmada Öncelikli Yörelerde ise, üretim ve hizmet sektöründe faaliyette bulunmak üzere kurulan şirketlere iştirak edebilirler.

Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ortakların faaliyet gösterdiği üretim dalma ait hammadde tedarikinde imalatçı olarak değerlendirilirler.

Sektörel Dış Ticaret Şirketleri; aynı sektörde faaliyette bulunmak kaydıyla, SDŞ ortağının ait olduğu grubun diğer şirketleri ile bunların kurduğu ortaklıkların ihracatına aracılık edebilirler. Ayrıca, bu şirketler gerek SDŞ statüsünü aldıkları yılda ve gerekse takip eden yıl içinde, aynı sektörde faaliyette bulunan ve KOBÎ niteliğim taşıyan ve fakat ortak olmayan firmaların ihracatına da aracılık edebilirler.

Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinde; ortaklıktan ayrılmak isteyen ortakların payları, Dış Ticaret Müsteşarlığı'mn onayı alınmak ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde %20'lik azami oran aşılmamak kaydıyla, bu tebliğde belirtilen tanıma uyan yeni veya mevcut ortaklara devredilebilir.

Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin kuruldukları yıl hariç, müteakip her yıl içinde, Normal Yörelerde en az 5 (beş) milyon ABD Dolan ihracatı gerçekleştirememeleri halinde SDŞ statüsünün geri alınabileceği hükmü getirilmiştir.

Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ihracatta devlet yardımlannın hedef grubunu oluşturmakta olup, bu yardımlardan öncelikle yararlanırlar.

' w

SDŞ çatışı altında örgütlenmenin, fîrmalara ölçek ekonomilerinden kaynaklanan maliyet avantajları ve KDV tahsilatında daha kısa sürede sonuç alınması gibi faydalar sağladığı, bununla birlikte Para Kredi Koordinasyon Kurulu'nda bekleyen devlet yardımlannın işlerlik kazanmasıyla sağlanan avantaj lann daha da artacağı düşünülmektedir.

SDŞ'de yer alacak firmalann sorunlannın çözümünde ortak hareket kabiliyeti açısından aynı sektörde faaliyet göstermeleri, üye firmalann halihazırda ihracat yapıyor ya da en azından ihracat yapabilecek potansiyele ve kaliteye sahip olması, ürün homojenliği ve teknoloji açığının bulunmaması, talep artışına bağlı olarak üretim artışım sağlayacak kapasiteye sahip olmalan ve tercihen herhangi bir meslek grubu ya da demeğin üyelerinden seçilerek oluşturulması gibi faktörler SDŞ modelinin şansım artıracak önemli hususlardır. , "

Gerek sanayi sektöründe gerekse hizmetler sektöründeki yatırımların ivme kazanmasında bir diğer teşvik tedbiri olarak ulaşım imkanlannın çeşit ve nitelik açısmdan yeterli düzeyde olması gelmektedir. Ulaşım şebekesinin ve burada kullanılabilen taşıma araçlarının nitelikleri de taşıma maliyetini belirleyen önemli bir faktördür. Ulaştırma teknolojisindeki gelişmelerin bir neticesi olarak gerek taşıma maliyetinin düşürülmesi ve gerekse taşıma süresinin kısaltılması sonucunda, önceleri en önemli kuruluş yeri faktörü olan taşıma maliyetinin kuruluş yeri seçimi üzerindeki ağırlığı azalmakla birlikte yine de önemli faktördür.

5.5. YÖRENİN ALTYAPISINI VE EKONOMİSİN! GELÎŞTİRMEYE YÖNELİK ÇALIŞMALAR

Siirt ilinin altyapısı ve sosyo-ekonomik durumunu geliştirmeye yönelik olarak devam etmekte olan veya plan aşamasında bulunan mevcut projeler aşağıda kısaca özetlenmiştir.

Kurtalan Devlet Hastanesi ve 10 Daireli Lojman İnşaatı

Devlet-Vatandaş işbirliği ile 1994 yılında inşaatına başlanan proje, halen devam etmektedir.

Baykan Devlet Hastanesi

1996 yılı yatırım programına alınan 30 yataklı devlet hastanesinin, ödenek aynimadığından yapımına başlanamamıştır

Halk Sağlığı Laboratuarı

îl merkezinde 1990 yılında yapımına başlanan laboratuar, %70 düzeyinde tamamlanmış, 1996 yılında ise yeniden ihale edilerek ikmal inşaatına başlanmıştır. 1997 yılında bitirilmesi düşünülen inşaat, ödenek yetersizliği nedeniyle halen tamamlanamamıştır.

Kültür Merkezi

îl merkezinde yapımma 1992 yılında başlanan Kültür Merkezi, %80 düzeyinde tamamlanmış olup, bitirilebilmesi için ek ödeneğe ihtiyaç bulunmaktadır.

Baykan Ziyaret Beldesi Çok Programlı Lise

1997 yılı yatınm programına alınan lise inşaatı için, 1997 yılı fiyatlarıyla 7.5 Milyar T.L. proje fiyatı tespit edilmiştir. Projenin ihalesi Ekim 1997'de yapılmıştır.

Yüksekokul Öğrenci Yurdu

1997 yılı yatınm programına alınan 500 kişilik yurt inşaatı için 1997 yılı için 20 Milyar T.L. ayrılmış olup, inşaatın temeli atılmıştır.

Merkez Garisan Göçebe İskanları

99 konutluk göçebe iskanları %90 düzeyinde tamamlanmış olup, bitirme çalışmaları devam etmektedir

Eruh-Soran Göçebe iskanları

88 konutluk göçebe iskanları %85 düzeyinde tamamlanmış olup, bitirme çalışmaları devam etmektedir

Küçük Sanayi Sitesi

128 işyerinden oluşan sitenin üst yapışı tamamlanmış olup, altyapı çalışmalanna devam edilmektedir. Sitenin tamamlanmasıyla, günün koşullanna uygun ve modem bir işyeri olanağı sağlanacağından, küçük sanayicilerin yatınm isteğinin artınlacağı tahmin edilmektedir.

Organize sanayi Bölgesi

Bölgenin etüt, proje ve mühendislik hizmetleri tamamlanmış olup, çalışmalar devam etmektedir.

Havaalanı

îl merkezinde, mülkiyeti îl Özel îdaresi'ne ait olan havaalanında 1.650 metre pist uzunluğunun 300 metre daha uzatılması ve ek giden yolcu salonu için ilgili Bakanlıktan ödenek talebinde bulunulmuş olup, 1997 yılı itibariyle 40 Milyar T.L. intikal etmiştir. Giden yolcu salonu %100 tamamlanmış olup, pist uzatımı çalışmaları devam etmektedir.

Botan Hidroelektrik Santrali

1997 yılı yatırım programına alınan rehabilitasyon projesi için ödenek ayrılıp ihale yapılmış olmakla birlikte, bugüne kadar hiçbir çalışma yapılmamıştır.

Pervari İçme Suyu İnşaatı

Mayıs 1997 tarihinde yer teslimi yapılmış olup, servis yolu işleri devam etmektedir. Şirvan İçme Suyu İnşaatı

Birinci kısımda şebekesi eskiyen hat yeniden elden geçirilmiş olup, ikinci kısım işleri devam etmektedir.

G5zpınar İçme şüyu İnşaatı

inşaatın projesi bitirilmiş olup, ihale aşamasındadır. Pervari Kanalizasyon İnşaatı inşaat çalışmaları devam etmektedir.

Kurtalan Kanalizasyon inşaatı

Proje çalışmaları devam etmekte olup, ihaleden sonra çalışmalara başlanacaktır. 5.6. YATIRIMLARDA ÖNGÖRÜLEN DEVLET YARDIMLARI

Ulusal ekonomilerin ayakta durabilmesi, yeni nesillere istihdam yaratılabilmesi, üretim, ihracat ve refah düzeyinin artırılabilmesi için yatırım yapılması zorunlu olurken, özellikle Devletin ekonomideki payının azaltılmasının her kesim tarafından kabul gördüğü bir dönemde, ihtiyaç duyulan sanayi yatınmianmn Özel Sektör tarafından gerçekleştirilmesi bir mecburiyet haline gelmektedir.

Yatırım, getirişi uzun vadede oluşan ve değişen ekonomik, politik, sosyal ve teknolojik şartlar nedeniyle yüksek risk taşıyan bir faaliyettir. Söz konuşu yüksek riski azaltmak ve müteşebbisleri ülkenin ihtiyaç duyduğu yatınmiara yönlendirebilmek için, gelişmiş ülkeler dahil tüm ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de yatırımların Devlet tarafından desteklenmesi kaçımimaz bir mecburiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Gümrük Birliği, Dünya Ekonomisine Entegrasyon ve yabancı sermayenin Ülkemize çekilmesi gibi hususlar dikkate alındığında Yatırımlarda Devlet Desteklerinin önemi daha da artmaktadır.

Esasen, Avrupa Birliği üyesi ülkeler dahi, tüm ülkelerde bölgesel ve sektörel amaçlara yönelik olarak mali kaynaklar nispetinde;

- Nakit destek ve hibeler,

- Vergisel destekler,

- Kredi destekleri,

- Sermayeye iştirak,

- Arazi-Arza tahsisi,

- Eğitim, pazar araştırması ve AR-GE yardımları

gibi Devlet Destekleri yaygın bir biçimde uygulanmaktadır. Ülkemizde yatınmiara uygulanan Devlet Yardımlarım;

a- Yatırımlarda Devlet Yardımları, b- KOBÎ (Küçük ve Orta Boy İşletmeler) Yatırımlarında Devlet Yardımları

olmak üzere iki farklı sistemde ele almak mümkündür. KOBÎ Yatırımları ile ilgili Devlet Yardımları belli büyüklüğe kadar olan îmalat Sektörü yatırımlarım hedef alırken, Teşvik Belgeli Sistem çerçevesinde yürütülen ve genel anlamda Yatırımlarda Devlet Yardımları adı altında ifade edilen destekler, belli bir büyüklüğün üzerindeki her tür sektör yatırımım kapsamaktadır.

a- Yatırımlarda Devlet Yardımları

Yatırımlarda Devlet Yardımları ile ilgili Mevzuat, 13 Ocak 1995 tarih ve 22170 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 26/12/1994 tarih ve 94/6411 sayılı "Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar" 10 Mart 1995 tarih ve 2223 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 8/3/1995 tarih ve 95/6569 sayılı "Ek Karar" ve 4 Nisan 1995 tarih ve 22248 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 95/2 Sayılı Hazine Müsteşarlığı Tebliği ile düzenlenmiştir. Ayrıca, söz konuşu Mevzuatta 8 Aralık 1996 tarih ve 22841 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 19/9/1996 tarih ve 96/8639 sayılı "Ek Karar" ,19 Mart 1997 tarih ve 22938 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 97/2 Sayılı Hazine Müsteşarlığı Tebliği ve YPK'nun 22 Temmuz 1997 tarih ve 97/41 Sayılı karan, 6 Ağustos 1997 tarih ve 97/45 Sayılı kararı ve 16 Ekim 1997 tarih ve 97/88 Sayılı karan ile ihtiyaçtan doğan bazı değişiklikler yapılmıştır. Daha sonra, 23 Ocak 1998 tarih ve 23239 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 4325 No'lu Kanunla Olağanüstü Hal Bölgesinde ve KÖY' lerde istihdam yaratılması ve yatırımların teşvik edilmesine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.

Son olarak ta, 25 Mart 1998 tarih ve 23297 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 23/2/1998 tarih ve 98/10755 sayılı "Yatırımlarda Devlet Yardımları ve Yatırımları Teşvik Fonu Esastan Hakkında Karar" ile;

- Daha önceki Karar hükümlerine göre düzenlenmiş bulunan yatırım teşvik belgeleri ile ilgili uygulamalar, istinat ettiği Karar hükümlerine tabi olmak ve

- Ancak, talep edilmesi halinde 98/10755 sayılı Karar' la lehe gelen hükümler 26/12/1994 tarihli ve 94/6411 sayılı Karar ve bu Karar' da değişiklik yapan Kararlar hükümlerine göre düzenlenmiş olan yatırım teşvik belgelerine tatbik edilebilir olmak

kaydıyla; 26/12/1994 tarih ve 94/6411 sayılı, 8/3/1995 tarih ve 95/6569 sayılı, 19/9/1996 tarih ve 96/8639 sayılı, 31/7/1997 tarih ve 97/9688 sayılı Kararlar yürürlükten kaldırılmıştır.

Son kararın uygulanmasına ilişkin esas ve usuller 6 Mayıs 1998 tarih ve 23334 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan 98/1 sayılı Hazine Müsteşarlığı tebliği ile düzenlenmiştir.

Daha önceki Karar hükümlerine göre düzenlenmiş bulunan yatırım teşvik belgeleri ile ilgili uygulamalar, istinat ettiği Karar hükümlerine tabi olmak ve saklı kalmak kaydıyla, 25 Mart 1998 tarihinden sonra yürürlükte olan Karar çerçevesinde destek unsurlannın uygulanması açısından;

a- Gelişmiş Yöreler: istanbul ve Kocaeli il sınırları ile Ankara, îzmir, Bursa, Adana ve

Antalya Büyükşehir Belediye sınırları dahili, b- Normal Yöreler: Gelişmiş Yöreler ve Kalkınmada Öncelikli Yöreler dışında kalan

iller, C- Kalkınmada Öncelikli Yöreler: Bakanlar Kurulu Karan ile Kalkınmada Öncelikli

Yöre olarak belirlenen iller,

olarak tespit edilmiştir.

23/2/1998 tarih ve 98/10755 sayılı karar çerçevesinde Hazine Müsteşarlığı'ndan alınan "Teşvik Belgesi" kapsamında gerçekleştirilen yatırımlar için, yatırım veya işletme dönemlerim kapsayan aşağıdaki destek unsurları uygulanmaktadır;

- Gümrük vergisi istisnası,

- Yatırım indirimi,

- Makine ve teçhizat ahmında Katma Değer Vergisi desteği,

- Vergi, resim ve harç istisnası,

- Enerji desteği,

- Arsa tahsisi,

- Yatırımları Teşvik Fonu'ndan kredi tahsisi.

Yukarıda sayılan destek unsurlarının ne şekilde uygulanacağı Hazine Müsteşarlığı'nca belirlenmektedir. (Çalışmanın yapıldığı sırada henüz uygulama tebliği hazırlanmamıştır.)

Destek ünsurlanndan Yararlanma

Destek ünsurlanndan yararlanabilmek için esas ve usulleri Müsteşarlıkça belirlenecek Yatırım Teşvik Belgesinin temin edilmesi zorunludur. Yatırımın, teşvik belgesine bağlanabilmesi için asgari sabit yatırım tutannın. Kalkınmada Öncelikli Yörelerde 25 Milyar Türk Lirası, diğer yörelerde ise 50 Milyar Türk Lirası elması gerekmektedir.

Yatırım teşvik belgesi kapsamında, Gelişmiş Yörelerde aşağıda belirtilen sektörlerdeki yatırımlar ile bu yörelerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenen Organize Sanayi Bölgelerindeki yatırımlar. Normal Yöreler ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerdeki yatırımlar ve KOBÎ kapsamına giren işletmelerce gerçekleştirilecek yatırımlar, yukarıda sayılan destek ünsurlanndan yararlanabilir.

Gelişmiş Yörelerde destek ünsurlanndan yararlanabilecek yatırımlar aşağıda verilmiştir;

- Elektrik enerjisi üretimi yatınmian (otoprodüktör yatınmian dahil),

- Altyapı yatınmian,

Yap-işlet ve/veya yap-işlet-devret modeli çerçevesinde yapılacak yatmmiar,

- Ar-Ge, tasanm, yeni ürün ve model geliştirmeye yönelik yatırımlar,

- Çevre korumaya yönelik yatırımlar,

- Bilim Teknoloji Yüksek Kurulunca belirlenen öncelikli teknoloji yatınmian,

- Elektronik sanayi yatınmian,

- Gemi ve yat inşa yatınmian,

- Tersane yatınmian (gemi inşa ve onarımım sağlayan tesisler),

- Teknopark, bilişim teknolojisi, eğitim, sağlık ve turizm yatınmian dahil olmak üzere Müsteşarlıkça belirlenecek diğer hizmet yatınmian,

- Mevcut yatınmın Kalkınmada Öncelikli Yöreler ile yurt dışına nakli sonucunda aynı mahalde gerçekleştirilmesi kaydıyla, Müsteşarlıkça uygun görülecek yatmmiar,

- Tevsi, modernizasyon, yenileme, kalite düzeltme, darboğaz giderme, entegrasyon ve tamamlama yatırımları,

- îleri teknoloji gerektiren, katma değeri yüksek, vergi gelirleri ve istihdam artırıcı özelliklerden bir veya birden fazlasını içeren ve sabit yatırım tutarı 50 Milyon ABD Dolan karşılığı Türk Lirasmın üzerindeki komple yeni yatırımlardan Müsteşarlıkça uygun görülecek yatırımlar.

Yatırımlara Sağlanan Destek Unsurları

Gümrük Vergisi ve Toplu Konut Fonu îstisnası: Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki makine ve teçhizat (hammadde, aramalı ve işletme malzemeleri hariç) ithalatı, yürürlükteki ithalat rejimi Karan gereğince ödenmesi gereken Gümrük Vergisi ve Toplu Konut Fonu'ndan istisna tutulmaktadır.

Teşvik belgesi ve buna bağlı liste kapsamındaki makine ve teçhizatın ithaline ilişkin işlemler, gümrük mevzuatı çerçevesinde gümrük idaresince yerine getirilir. Uygulamaya ilişkin usuller. Müsteşarlık ve Gümrük Bakanlığı'nca (Gümrük Kontrol Genel Müdürlüğü) müştereken tespit edilir.

Yatırım İndirimi: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ek 3. Maddesi hükmü uyarınca yatırım indirimi uygulaması açısından, yatırım teşvik belgesi kapsamında Gelişmiş Yöreler ve Normal Yörelerde gerçekleştirilecek yatırımlar (Organize Sanayi Bölgelerinde gerçekleştirilecek yatırımlar ile KOBÎ'lerce yapılacak yatırımlar dahil) özel Önem taşıyan sektör yatırımlarıdır.

Yatırım indirimi. Normal Yöreler ve Kalkınmada Öncelikli Yöreler ile yukarıda izah edilen şekildeki Gelişmiş Yörelerde yapılacak yatırımlara %100 oranında uygulanır. Yatırım indiriminin artınîması halinde, Kalkınmada Öncelikli Yöreler için azami oran uygulanır. Yatırım indirimi uygulaması yönünden yatırımcının Müsteşarlığa müracaat tarihinden itibaren yapacağı harcamalar dikkate alınır.

 

İthalde KDV Ertelemesi: Teşvik Belgesi kapsammda ithal edilecek makine ve teçhizat, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Kanun'da öngörüldüğü şekilde Katma Değer Vergisi ertelemesinden yararlanır, îlgili mevzuatta öngörülen istisna hükümleri saklıdır.

Müsteşarlık tarafindan verilen teşvik belgesinde yer alan yatırım mallarının ithalinde ödenmesi gereken Katma Değer Vergisi, bu verginin fiilen indirilmesinin mümkün olacağı tarihe kadar ertelenir. Erteleme süresince zaman aşımı işlemez.

Yerli Makine ve Teçhizatta KDV Desteği: Teşvik belgesi kapsammda yurt içinden satın alınan ve yerli katkı oranı %50'nin (gemi ve yat inşa yatınmiannda %30) üzerinde bulunan makine ve teçhizata ilişkin Gelişmiş ve Normal Yörelerdeki yatırımlarda Katma değer vergisi oranındaki değer, Kalkınmada Öncelikli Yörelerdeki Yatırımlarda ise Katma Değer Vergisi oranma 10 puan eklenmek suretiyle bulunacak değer üzerinden yatırımcılara Fon'dan ödeme yapılır. Bu ödeme, gemi ve yat inşa yatınmiannda sabit yatırım tutan üzerinden yatınmcılara ödenir.

KDV desteği ile ilgili olarak yatınmın bulunduğu il valiliğine veya yatınmcımn kendisinin tayin edeceği yeminli mali müşavire doğrudan başvurularak işlemler yürütülür.

Vergi, Resim ve Harç îstisnası: 3/12/1988 tarihli ve 3505 sayılı Kanun'un Geçici 2'nci maddesine göre yatınmcının, yatırımın tamamlanmasına müteakip 2 yıl içinde 10.000 ABD Dolan tutannda ihracat yapacağına dair taahhütte bulunması kaydıyla;

- Şirket kuruluşu,

- Yatınm termin süresi içinde kalınmak kaydıyla teşvik belgesinde öngörülen özkaynak tutanm geçmemek üzere sermaye tezyidi,

- Teşvik belgesinde öngörülen yabancı kaynak tutanm geçmemek üzere bir yıl ve daha uzun vadeli olarak yurt içinden ya da dışından sağlanacak yatınm kredileri,

- Teşvik belgeli yatınma ilişkin gaynmenkul ve gayrımenkule müteferri ayni haklann ayni sermaye olarak konulması halinde bunların şirket adına tapuya tescil,

işlemleri ve bu işlerle ilgili olarak düzenlenecek kağıtlar 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Kanuna göre Damga Vergisinden ve 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Kanuna göre harçlardan istisna edilir.

Enerji Desteği: îlgili mevzuatla belirlenen esas ve usuller çerçevesinde teşvik belgeli yatınmiara enerji desteği sağlanır.

Yatırımları Teşvik Fonu'ndan Kredi Tahsisi : Fon'dan sadece, yatırımlarda Devlet yardımları ile ilgili teşvik mevzuatı çerçevesinde araştırma-geliştirme (Ar-Ge), teknopark, çevre korumaya yönelik Bilim Teknoloji Yüksek Kurulunca belirlenen öncelikli teknolojik yatırımlar ile KOBÎ yatınmiannın teşviki, desteklenmesi ve yönlendirilmesi amacıyla Müsteşarlıkça belirlenecek limitler dahilinde kredi tahsisi yapılabilmektedir.

Ayrıca, Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada öncelikli Yörelerde vergi teşvikleri uygulamak ve yatınmiara kamu arsa ve arazisi temin etmek suretiyle yatırımları ve istihdam imkanlarını artırmayı amaçlayan, 4325 No.lu Kanun kapsamında çeşitli teşvikler getirilmiştir.

Bu Kanunda geçen Olağanüstü Hal Bölgesi; 4325 No.lu Kanunun yürürlüğe girdiği l Şubat 1998 tarihinde. Olağanüstü Hal Bölgesi ve mücavir alanına dahil iller ile Devlet istatistik Enstitüsü Başkanlığınca belirlenen fert basma GSYÎH miktarları 1.500 ABD Dolan veya daha az ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca belirlenen sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi -0.5 ve daha düşük bulunan illerden Bakanlar Kurulunca tespit edilen; Adıyaman, Ağn, Ardahan, Bayburt, Erzurum, Gümüşhane, İğdır, Kars, Ordu, Şanlıurfa ve Yozgat illerim kapsamaktadır.

Bu Kanun kapsamında getirilen teşvikler ise şöyledir;

Gelir ve Kurumlar Vergisi îstisnası: 1.1.1998 tarihi ile 31.12.2000 tarihi arasında;

Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu illerdeki işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak 10 ve daha fazla işçi çahştırmalan şartıyla, münhasıran bu iş yerinden elde ettikleri kazançlan işe başlama

tarihinden itibaren yatırım dönemi dahil 5 vergilendirme dönemi gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

Çalışanlardan Kesilen Vergilerin Ertelenmesi: 31.12.2002 tarihine kadar uygulanmak üzere; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde, 1.2.1998 tarihim izleyen aybaşından itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu illerdeki işyerlerinde çalıştırdıkları işçiler ile 1.2.1998 tarihinden önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 31.10.1997 tarihinden önce ilgili idareye vermiş oldukları en son 4 aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayışma ilave olarak yeni işe aldıkları ve bu işyerlerinde fiilen çalıştırdıkları işçilerin, ücretlerinden kesilen ve beyan edilerek tahakkuk ettirilen gelir ve damga vergileri, beyanname verme süresin! izleyen ikinci yılın aynı döneminde ödenir.

İşletmelerde Vergi, Resim, Harç îstisnası: 1.2.1998 tarihinden 31.12.2002 tarihine kadar uygulanmak üzere; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde yapılacak teşvik belgeli yatırımlarla ilgili olarak;

- Arazi veya arsa tedariki ile ilgili olarak ivazlı veya ivazsız devir, temlik, kamulaştırma, satış vaadi sözleşmesi, intifa ve iştira hakkı, alım, satım, kira, geri alma, geri verme, ifraz, tevhid, tescil, cins değişikliği, rehin ve ipotek tesis ve terkini, ıslah ve değişiklik işlemleri ile bu işlemler dolayısıyla düzenlenen kağıtlar,

- Kredi verilmesi ile ilgili işlemler, bu konuda düzenlenen kağıtlar ve kredi işlemleri nedeniyle her ne nam ile otursa olsun nakden veya hesaben alınan paralar

veraset ve intikal vergisi, damga vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, emlak vergisi ve harçlar ile 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununa göre alınan vergi, resim ve harçtan müstesnadır.

Sigorta Primi İşveren Payları: 31.12.2002 tarihine kadar uygulanmak üzere;

Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde, 1.2.1998 tarihinden itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu illerdeki işyerlerinde çalıştırdıkları

işçiler ile 1.2.1998 tarihinden önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 31.10.1997 tarihinden önce idareye vermiş oldukları en son 4 aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayışma ilave olarak yeni işe aldıkları ve bu işyerlerinde fiilen çalıştırdıkları işçiler için, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 72 ve 73'ncü maddeleri uyarınca prime esas kazançları üzerinden tahakkuk ettirilecek primlerin işveren hissesi Hazinece karşılanmaktadır.

Bedelsiz Yatırım Yeri Tahsisi: 23 Ocak 1998 tarih ve 23239 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4325 Sayılı Kanunun 8'inci maddesiyle Kalkınmada Öncelikli Yörelerde;

organize sanayi bölgelerine öncelik verilmek üzere en az 10 kişilik istihdam öngören teşvik belgeli yatırımlar için gerçek ve tüzel kişilere, Hazineye ait arazi ve arsaların mülkiyeti bedelsiz olarak devredilebilir hükmü getirilmiştir. Bu maddenin uygulanması ile ilgili hükümler Maliye Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikçe belirlenecektir.

Yatırımın Finansmanı

Teşvik belgesi kapsamındaki yatırımların finansmanında uygulanabilecek asgari özkaynak oranları aşağıda belirtilmiştir;

- Kalkınmada Öncelikli Yörelerde yapılacak yatırımlarda %20,

- Normal ve Gelişmiş Yörelerde yapılacak yatırımlarda %40,

- Ro-Ro taşımacılığı, havayolu kargo taşımacılığı yatırımları %25,

- Gemi inşa, yat inşa, gemi ithali ve uçak ithali yatırımları %15,

- Finansal kiralama şirketlerinin yapacağı kiralama yatırımları %10,

Teşvik belgeli yatırımlar kapsamında dış kredi ve yurtiçinden döviz kredisi (iç kredi ile birlikte kullanılması dahil) temin edilmesi halinde, özkaynak oranları %20'ye kadar indirilebilir. Ayrıca, ihraç edilmek üzere inşa edilen gemi ve yatlar (deniz araç ve gereçleri dahil) ile Müsteşarlıkça uygun görülen Yap-îşlet-Devret modeli çerçevesinde gerçekleştirilecek yatırımlarda bu smırlara bağlı kalınmaz.

Yatınma Fon kaynaklanndan kredi desteğinin öngörülmesi halinde, bu kredi ile dış kredi yukarıda belirtilen %80 limitlerini aşmamak üzere birlikte kullanılabilir.

Yatırımların fınansmanında; yeniden değerlendirme fonu, öz kaynak olarak mütalaa

edilmez.

Madencilik yatırımları (Görünür rezerve oturtulmuş istihraç yatırımları, maden istihracı ile beraber entegrasyon yatırımları ve maden aramaya yönelik yatırımlar dahil), kalkınmada öncelikli yörelerde uygulanan destek unsurlanndan yararlanmaktadır.

b- KOBÎ Yatırımlarında Devlet Yardımları

Küçük ve Orta Boy işletmelerin (KOBÎ) Teşvik Belgeli olarak Devlet Yardımlanndan yararlanmaları ilk kez, 16 Ekim 1996 tarih ve 22789 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 19/9/ 1996 tarih ve 96/8615 sayılı "Küçük ve Orta Boy işletmelerin Yatırımlarında Devlet Yardımları Hakkında Karar" ve 31 Ekim 1996 tarih ve 22803 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 96/3 sayılı Hazine Müsteşarlığı Tebliği ile sağlanmıştır. Son olarak ta, 7 Mart 1998 tarih ve 23279 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23/2/1998 tarih ve 98/10669 sayılı Kararla KOBÎ yatınmianna ilişkin Devlet yardımları yemden düzenlenmiş ve 96/8615 sayılı Karar yürürlükten kaldırılmıştır.

Bu Karar kapsamında; imalat sanayi sektöründe faaliyette bulunan, işyerinde en fazla 150 işçi çalıştıran, kanuni defter kayıtlannda arsa ve bina hariç, makine ve teçhizat, tesis, taşıt araç ve gereçleri, döşeme ve demirbaştan toplamı 50 Milyar Türk Lirasını aşmayan işletmeler KOBÎ kapsamında değerlendirilmiş ve Devlet Yardımlanndan faydalanmaları imkanı yaratılmıştır.

KOBÎ' lere sağlanan başlıca destek unsurları;

- Yatırımları Teşvik Fonundan Kredi,

- Gümrük Vergisi ve Fon îstisnası,

- Yatırım İndirimi,

- Makine ve Teçhizat Alımında Katma Değer Vergisi (KDV) Desteği,

- Vergi, Resim ve Harç îstisnası,

olarak sıralanabilir.

Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yurt içinde imal edilmiş makine ve teçhizatın satın alınması halinde, makine ve teçhizata ilişkin Katma Değer Vergisi, Fon'dan KDV desteği olarak yatınmcılara ödenir. Bu ödeme; Kalkınmada Öncelikli Yörelerde, Katma Değer Vergisine 10 puan ilave edilerek yapılır. KDV desteğinden yararlanabilmek için satın alınan makine ve teçhizatın yeni ve kullanılmamış olması gerekmektedir.

Acil Destek kapsamında yer alan; Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Batman, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, İğdır, Kahramanmaraş, Kars, Kilis, Malatya, Mardin, Muş, Rize, Siirt, Sinop, Sivas, Şanlıurfa, Sımak, Tunceli ve Van illerindeki KOBÎ'lere öncelikli olarak Yatırımları Teşvik Fonu'ndan kredi tahsis edilmektedir.

Fon kaynaklı krediler sadece makine ve teçhizat ile hammadde (enerji hariç) alımlanna yönelik olarak kullandırılabilir. Yurtiçinden kullandırılmış olarak temin edilecek makine teçhizat için Fon'dan kredi tahsisi yapılmaz.

KOBÎ'lere Fon'dan, Acil Destek Kapsamındaki illerde 30 Milyar TL., Kalkınmada öncelikli Yörelerde 20 Milyar TL., diğer yörelerde 15 Milyar TL.'na kadar olmak üzere Fon kaynaklı yatırım kredisi tahsis edilebilir. Ayrıca, KOBÎ'lere Fon'dan 10 Milyar TL.'na kadar Fon kaynaklı işletme kredisi de tahsis edilebilir.

Fon kapsamındaki kredilerin kullanımında yatırımcının krediye konu toplam yatırımın Acil Destek Kapsamındaki illerde en az % l O'unu. Kalkınmada Öncelikli Yörelerde en az %20'sini, diğer yörelerde en az %30'unu öz kaynaklardan karşılaması gerekmektedir.

KOBÎ'lere Fon kaynaklanndan kullandırılan kredilerin faizleri; Acil Destek Kapsamındaki illerde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde %20 , diğer yörelerde yapılacak yatırımlarda ise %30'dur. KOBÎ'lere kullandırılacak Fon kaynaklı yatırım kredilerinde azami vade 4 yıl, işletme kredilerinde 2 yıldır. Yatırım kredilerinde l yıl ödemesiz dönem uygulanır.

Kobi Desteklerinden Yararlanılması

KOBÎ Yatınmiannda Devlet Yardımları Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye Halk Bankası (Halkbank) tarafından ortaklaşa yürütülmektedir. KOBÎ Teşvik Belgesi alınabilmesi için, yatırımcı kendisi için en uygun olan Halkbank Şubesine başvurmakta, şube tarafından talebin uygun görülmesi halinde kendisinden istenen bilgi ve belgeleri yine ilgili şubeye vermektedir. Fon kaynaklı kredi kullandınîmasma yönelik alınacak teminata ait esaslar Halkbank tarafından belirlenmektedir. Halkbank tarafından Teşvik Belgesi talebi olumlu karşılanan Yatınmcılara, Bankanın başvurusu üzerine, Hazine Müsteşarlığı Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğü'nce Teşvik Belgesi verilmektedir.

Yatırım Teşvik Belgesi şart ve karakteristiklerinin gereği gibi yerine getirilememesi halinde. Hazine Müsteşarlığı destek unsurlannın kısmen veya tamamen kaldınlarak, yararlanılan desteklerin geri alınmasını sağlama yetkisine sahiptir.

Yatırımın gerçekleşmesi ile ilgili takip, kontrol ve sorumluluk Halkbank1 a aittir. Yatırımın, Yatırım Teşvik Belgesinde kayıtlı destek unsurlanndan birinin uygulanmasını müteakip en geç 6 ay içerisinde tamamlanması esastır. Yatırım süresi Teşvik Belgesinde kayıtlı destek unsurlanndan birinin uygulanmasını müteakip başlamakta ve verilen süre içinde tamamlanamayan yatırımlarla ilgili olarak ise. Müsteşarlıkça KOBÎ Teşvik Belgesi iptal edilerek, sağlanmış olan destek unsurları 6183 sayılı Kanun çerçevesinde ilgililerden geri alınmaktadır.

Yatırımların gerçekleşmemesi veya Yatırım Teşvik Belgesinin iptal edilmesi halinde, yararlanılan Fon kaynaklı kredi faiz oranı; Fon kaynaklı kredinin ilk kullanıldığı tarihten, yatırımcının kredi anapara ve faizlerim vadelerinde ödenmemesi halinde ise temerrüde düşülen tarihten itibaren, Halkbank'ın kısa vadeli ticari kredilere uygulayacağım ilan ettiği faiz oranına yükseltilerek, anaparanın (kredinin), buna göre hesaplanacak faizi ile birlikte yatırımcıdan Halkbank tarafından tahsili söz konusudur.

geri dön